26 Ocak 2025 Pazar

Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş’a Vefa-Yılmaz Parlar

  Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş’a Vefa, Liderlerin mücadelesi nesillere aktarılmalı.

Şehitler Unutulmadı, 27-28 Ocak 1958 olaylarının direniş ruhu bir kez daha yaşatıldı.

KTKD’nin Milli Hafızadaki Rolü, Kültür ve mücadele mirasını koruma gayreti vurgulandı.

Kıbrıs Türk Kültür Derneği’nden Vefa Toplantısı, Liderlere Minnet, Şehitlere Saygı



25 Ocak 2025 tarihinde, Kıbrıs Türk Kültür Derneği (KTKD) İstanbul Şubesi tarafından gerçekleştirilen Ocak ayı toplantısı, Kıbrıs Türklerinin liderleri ve şehitlerine minnet sunulduğu özel bir vefa etkinliği olarak hafızalara kazındı.



Liderlere ve Şehitlere Minnet Duygusu

KTKD binasında düzenlenen toplantı, İstiklal Marşı ve şehitler için yapılan saygı duruşuyla başladı. Etkinlikte, Kıbrıs Türklerinin toplum lideri Dr. Fazıl Küçük’ün vefatının 41. yılı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Kurucusu Rauf Raif Denktaş’ın ölümünün 13. yılı, ve Kıbrıs Türk Milli Mücadelesi’nin kahraman şehitleri anıldı.

Açılış konuşmasını yapan KTKD İstanbul Şube Başkanı Zehra Bilge Eray, Kıbrıs Türklerinin özgürlük ve bağımsızlık mücadelesindeki tarihi dönüm noktalarını ve liderlerin bu süreçteki rolünü vurguladı.

Katılımcıların Değerli Mesajları

Etkinlikte, KKTC İstanbul Konsolosu Ülkü Alemdar, Emekli Tümgeneral Tarık Özkut, Prof. Dr. Uğur Özgöker, KKTC İstanbul Konsolosu Emekli Ticaret Ataşesi Cahit Kayıarslan ve KTKD üyeleri birer konuşma yaparak mücadele ruhunun devamlılığını dile getirdiler.



Konsolos Ülkü Alemdar, konuşmasında “Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş, sadece lider değil, bir milletin kaderini değiştiren örnek şahsiyetlerdir. Mücadele ruhlarını yeni nesillere aktarmalıyız,” dedi.



Em. Tümgeneral Tarık Özkut, Denktaş’ın vizyonunu ve halkın bağımsızlık mücadelesinde oynadığı rolü detaylandırarak, “Liderlerimiz, yalnızca bir milletin değil, tüm dünyanın direniş sembolleri olmuşlardır,” ifadelerini kullandı.



Prof. Dr. Uğur Özgöker, Kıbrıs Türk Kültür Derneği’nin (KTKD) kuruluş süreci, milli davadaki önemi ve yer altı teşkilatlarından resmi bir devlet yapılanmasına geçişteki katkılarından bahsetdi.

Özgöker, “TMT'nin (Türk Mukavemet Teşkilatı) sivil kanadı olarak değerlendirilen dernek, Kıbrıs Türk toplumunun direnişi ve varoluş mücadelesinde önemli bir rol oynamıştır.” dedi

Özgöker, derneğin köklerinin 1946'da Kıbrıs okullarından yetişenler tarafından atıldığını ve 1948'de Ankara merkezli bir yapılanmaya dönüştüğünü vurguladı, TMT'nin tarihi misyonu, Kıbrıs Türk Federatif Devleti'nin kuruluşu ve ardından Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin varoluşunun bu yapıların katkılarıyla mümkün olduğunu ifade etdi.. Konuşmada ayrıca, derneğin kuruluşunda ve gelişiminde emeği geçen isimleri rahmetle andı

Milli Mücadele Tarihine Işık Tutuldu

Toplantıda, 27-28 Ocak 1958 direnişi de ele alındı. O günlerde Kıbrıs Türk halkının İngiliz sömürge yönetimine karşı gerçekleştirdiği büyük mitinglerde yedi şehit verildiği hatırlatılarak, bu olayların Kıbrıs Türklerinin varoluş mücadelesinde bir dönüm noktası olduğu vurgulandı.

Zehra Bilge Eray, konuşmasında şu sözlere yer verdi,

“Kıbrıs Türklerinin direnişi, liderlerimizin inanç ve cesaretiyle bir cemaatten bağımsız bir halk olmaya dönüşmüş, bağımsız bir devletin kurulmasına zemin hazırlamıştır.”

Unutulmaz Anılarla Yoğrulan Bir Gün

Etkinlikte, şehitler ve mücadele dönemine dair hatıralar dile getirilirken, katılımcılar milli ruhun korunmasının önemine değindi.

KKTC’nin kurucusu Rauf Raif Denktaş’ın bağımsızlık sonrası meclis önünde yaptığı unutulmaz selamlama anları ve Dr. Fazıl Küçük’ün halkına olan inancı, toplantının en duygusal bölümlerini oluşturdu.

Rauf Denktaş'ın Ölümsüz Mirası, Kıbrıs Türklerinin Liderlik Destanı

Tarihi Dönüm Noktası, Denktaş’ın Liderliğiyle Şekillenen Kıbrıs Mücadelesi

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) kurucu lideri Rauf Denktaş, yalnızca bir devlet adamı değil, aynı zamanda Kıbrıs Türk halkının özgürlük mücadelesinin mihenk taşıydı. İstanbul'da düzenlenen toplantıda, emekli Ticaret Ataşesi Cahit Kayıarslan ve diğer konuşmacılar Denktaş’ın zekası, müzakere gücü ve insan sevgisini öne çıkaran etkileyici anekdotlar paylaştı.



Cahit Kayıarslan, "Denktaş, Birleşmiş Milletler’de Zekasını Kanıtladı"

Kayıarslan, Denktaş’ın üstün müzakerecilik vasıflarını, güçlü hafızasını ve olaylara stratejik yaklaşımını vurguladı,

"Sayın Denktaş, beyninde kırk tilkinin kuyruğunu birbirine bağlayıp ne zaman hangi kuyruğu çözeceğine karar verebilen eşsiz bir zeka sahibiydi."
Kayıarslan, Denktaş’ın Birleşmiş Milletler'deki bir görüşmede, önceden öngördüğü politik stratejilerle tüm dikkatleri üzerine topladığını belirtti.

Kayıarslan Anekdotları aktardı

“Dışişleri Bakanlığı Anıları, Taner Etkin’in Gözünden Denktaş

Uzun yıllar Cumhurbaşkanlığı özel kalem müdürlüğü ve Dışişleri Bakanlığı görevlerini üstlenmiş Taner Etkin, Denktaş’ın çalışma disiplinine dair çarpıcı detaylar paylaşmıştı.”

"Birleşmiş Milletler’e yazılacak bir metni anında okuyup, düzeltip, yeniden yapılandırabilirdi. Bu kadar müstesna bir hafızaya sahipti."

Kenan Atakol’un Anıları, Diplomatik Zekanın İzleri

“Dışişleri ve Savunma Bakanı olarak görev yapmış Kenan Atakol, 1993 yılında Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Butros Gali ile yapılan bir görüşmede Denktaş’ın zekasının ve kararlılığının diplomatik çevrelerde hayranlık uyandırdığını dile getirdi. Denktaş’ın, hem halkına duyduğu sevgi hem de liderlik vasıflarını her an sergilediğini şu sözlerle özetledi,”

"Sayın Denktaş, halkını hiçbir zaman yalnız bırakmayan ve onların sorunlarına her zaman çözüm arayan bir liderdi."



KTKD Üyesi Mualla Hınçkan, "Rauf Denktaş Halkının Kahramanıdır"

Hınçkan, Denktaş’ın halk sevgisini, hoşgörüsünü ve vatan sevgisini şu sözlerle ifade etti,

"Kıbrıs Türk halkının sesi olmuş, ezilmiş halkı ayağa kaldırmış bir liderdi. Hayatı, mücadelesi ve vasiyeti bugün de halkının belleğinde yaşamaya devam ediyor."



KTKD Sekreteri Özmen Kibirlioğlu,

1958 Olayları ve Denktaş’ın Kararlılığı



Toplantıda, Denktaş’ın İngiliz sömürge yönetimi altındaki Kıbrıs Türk toplumunun yaşadığı zorluklara karşı verdiği mücadeleye de değinildi. 1958 olayları, Kıbrıs Türk halkının kaderini değiştiren bir dönüm noktası olarak ele alındı.

 


Rauf Denktaş’ın İnsan Sevgisi ve Sıcak Kişiliği

Valilik tarafından tahsis edilen zırhlı araçları kullanmayı reddeden Denktaş, halkıyla temas kurmayı, onları selamlamayı ve sohbet etmeyi tercih ediyordu. Bu insani yönü, onu halkının gönlünde taht kurmuş bir lider haline getirdi.

yilmazparlar@yahoo.com

 

1 Ocak 2025 Çarşamba

Prof. Dr. Ümit Özdağ’dan DEM Parti Öcalan ziyaretine tepki-Yılmaz Parlar

  

Cumhur-Öcalan İttifakı, Türkiye’yi Nereye Götürüyor?

Prof. Dr. Ümit Özdağ’dan Sert Tepki, “Cumhur İttifakı, Zillet İttifakı Olmuştur!”

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ,

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin bebek katili Öcalan’a özgürlük çağrısının ardından, AKP’nin izni ve onayıyla Demokratik Emek Partisi (DEM) temsilcilerinin İmralı’da yaptığı görüşmelere sert tepki gösterdi.

Özdağ, Cumhur İttifakı’nın geçmişteki yanlışlarından ders almadığını vurgulayarak, “2009-2015 müzakereleri sonucunda Türkiye, Hendek teröründe 760 evladını şehit verdi, yüzlercesi gazi oldu. Şimdi aynı hatayı tekrarlayarak Öcalan ile pazarlığa oturdunuz” dedi.



“Kahramanlarımıza Ne Diyeceksiniz?”

Özdağ, terör örgütüyle yapılan görüşmelerin Türk askerinin moralini ve şehit ailelerinin onurunu zedelediğini belirterek, şu sözlerle Cumhur İttifakı’na yüklendi:

“Kış şartlarında, Irak'ın kuzeyindeki dağlarda terörist gözetleyen kahramanlara, ‘Biz anlaştık, size gerek kalmadı’ mı diyeceksiniz? Yapboz oyunu değil bu! İnsanların hayatıyla ve mücadele azmiyle oynuyorsunuz.”

“Türkiye’yi Paradigma Değişikliğine Götürüyorlar”

Öcalan’ın son açıklamalarına değinen Özdağ, terörist başının Erdoğan ve Bahçeli ile yapılan pazarlıkların parçası olduğunu belirtti. Öcalan’ın “Yeni paradigma” vurgusunun, anayasa değişikliği ile yeni bir devlet modeli oluşturma girişimi olduğunu ifade eden Özdağ, “Bu plan Türk milletinden gizli bir şekilde yürütülüyor. İstiklal Harbi ile kurduğumuz devlet masaya yatırılmış durumda” dedi.



“Cumhur İttifakı Zillet İttifakı Olmuştur”

DEM milletvekillerinin TBMM’de yaptığı çıkışları eleştiren Özdağ, “Bölgeye özerklik vaat eden bir anlaşma mı yaptınız? Bu zillet değil de nedir?” diye sordu.

Özdağ, “Cumhur İttifakı, daha önce Zillet İttifakı’na yönelttiği suçlamaların tam tersini yaparak Öcalan ile pazarlığa oturmuştur. Bahçeli’nin ‘çok şey değişecek, Türkiye değişmez’ sözleri bile bu planı açık ediyor” ifadelerini kullandı.

Türk Halkına Çağrı

“Zafer Partisi olarak, Atatürk ve İstiklal Harbi şehitlerimizin emanetine sonuna kadar sahip çıkacağız. Tüm vatanseverleri, bölücü ittifakla mücadeleye davet ediyoruz.”

Özdağ, konuşmasını büyük Türk milletine seslenerek tamamladı:

“Binlerce şehidimizin kanıyla kurulan Türkiye Cumhuriyeti’ni çete başına ve işbirlikçilerine karşı savunmakta kararlıyız. Türk halkının devletine sahip çıkacağına inanıyoruz.”

Bağımsız, Güçlü  Bir Türkiye İçin!

Zafer Partisi’nin lideri Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın bu sert açıklamaları, Türk siyasetinde yeni bir tartışma başlatırken, Cumhur İttifakı’nın İmralı görüşmeleri üzerindeki sessizliği kamuoyunda merak uyandırıyor.

yilmazparlar@yahoo.com

16 Kasım 2024 Cumartesi

KKTC'nin 41. Kuruluş Yıldönümünde Anlamlı Resepsiyon-Yılmaz Parlar

  

KKTC'nin 41. Kuruluş Yıldönümünde Anlamlı Resepsiyon

İstanbul'da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin 41. kuruluş yıldönümü nedeniyle anlamlı ve muhteşem bir karşılama düzenlendi.

15 Kasım 2024 Cuma akşamı, Bosphorus Hilton Hotel’de gerçekleşen etkinlikte KKTC İstanbul Başkonsolosu Fatma Demirel ve İstanbul Valisi Davut Gül’ün konuşmaları, katılımcılara duygu dolu anlar yaşattı.



Etkinliğe Garnizon ve 1. Ordu Komutanı orgeneral Metin Tokel, yüksek rütbeli subaylar,  üst düzey protokol üyeleri, yabancı misyon temsilcileri, gaziler ve seçkin davetliler katıldı.

KKTC İstanbul Başkonsolosu Fatma Demirel, “Gücümüzü Göstermeye Devam Ediyoruz”

Başkonsolos Fatma Demirel, konuşmasında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin uluslararası alanda varlık gösterme ve tanınma çabalarının kararlılıkla sürdüğünü vurguladı.



Ulu Önder Atatürk'e Saygı 

Demirel, konuşmasına Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'e hürmet ile başlıyor, “Sahip olduğun gücü gösteriyor, ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ü hürmetle anıyoruz” dedi. Bu önemli gecede, geçmişten gelen güçlü bilgilerin hatırlatılması amaçlandı.

Ekonomik ve Sosyal Güçlenme 

Başkonsolos, KKTC'nin 1983'teki düzeninden bu yana uluslararası alanda varlık gösterme ve tanınma çabalarının sürdüğünü vurguladı. Ekonomik alanda genişlemenin yanı sıra sosyal, sanatsal ve kültürel alanlarda da gelişmenin devam ettiğini belirtti. “Gençlerimiz kendilerine sunulan fırsatlarla birçok alanda başarılı projelere imza atıyor” dedi.

Eğitimde Önemli Başarılar 

Konuşmasında Türkiye'deki üniversitelerin dünya sıralamalarındaki başarılarına da değinen Demirel, “Bizler, bir eğitim adası olan Türkiye'deki en iyi üniversiteler arasında yer almanın gururunu yaşattığını” kullandı.

Siyasi Strateji ve Uluslararası İlişkiler 

Demirel, siyasi alanda Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın iki devletli çözüm çabalarına da dikkat çekti. “Cumhuriyetimizin uluslararası uygulamalarını denemek için attığımız adımlar, dünya genelinde yayılmayı bulacaktır. Türk resimleri Teşkilatı’nda yerimizi tuttuğumuz detayları vurgulamak istiyorum” dedi.

Gelecek İçin Umut ve Birlik Mesajı 

Demirel, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Birleşmiş Milletler nezdindeki tanınmayan çağrılarının kısa sürede sonuçlanacağına inandığını belirtti ve konuşmasını, “Bugünkü huzur ve barış için bir gelmiş durumdayız, bunlar için büyük bir umut var” şeklinde sonlandırıldı.



İstanbul Valisi Davut Gül, “Kıbrıs’ta Barışın Kalıcılığı İçin Çalışıyoruz”

Vali Davut Gül, Kıbrıs Barış Harekatı’nın tarihsel önemine değinerek, şehitlerimize minnet ve gazilerimize saygılarını sundu.

Vali Gül, “Kıbrıs Barış Harekatı olmasaydı, belki bugün Gazze’de yaşanan trajedilere benzer olaylar Kıbrıs’ta yaşanacaktı. Bu harekat, sadece Kıbrıslı Türklerin değil, tüm Türk milletinin onurudur. Kuzey Kıbrıs’ın gelişimini gördükçe, bizler de büyük mutluluk duyuyoruz.”dedi

Son yıllarda KKTC’nin su kaynaklarına ulaşması, üniversitelerin artışı ve ulaşım projelerinin gelişmesi gibi yatırımların altını çizen Vali Gül, Türkiye’nin KKTC’ye desteğinin süreceğini belirtti.



Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Kuruluşu ve Önemi

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), 15 Kasım 1983 tarihinde bağımsızlığını ilan ederek tarih sahnesine çıkmıştır.

Bu olay, Kıbrıs Türk halkının yıllardır süregelen hak mücadelesinin ve bağımsızlık arayışının bir sonucu olarak gerçekleşmiştir. 20 Temmuz 1974'teki Kıbrıs Barış Harekatı, adada barış ve güvenliği sağlarken Kıbrıslı Türklerin varlığını koruma adına önemli bir dönüm noktası olmuştur.



KKTC’nin Kuruluşunun Tarihsel Arka Planı

Kıbrıs, tarih boyunca stratejik konumu nedeniyle büyük devletlerin ilgi odağı olmuştur. 1878 yılında Osmanlı İmparatorluğu’ndan İngiltere’ye kiralanan ada, 1960’ta İngiltere, Türkiye ve Yunanistan’ın garantörlüğünde bağımsız bir Kıbrıs Cumhuriyeti olarak yeniden yapılandırılmıştır. Ancak, Kıbrıs Cumhuriyeti kısa sürede Rum yönetiminin tek taraflı hâkimiyet kurma çabalarıyla işlevsiz hale gelmiş ve Kıbrıs Türk halkı büyük mağduriyetler yaşamıştır.

1963’te başlayan saldırılar ve 1974’teki Yunan destekli darbe sonucunda, Kıbrıslı Türkler yok olma tehdidiyle karşı karşıya kalmıştır. Bu dönemde Türkiye, garantörlük hakkını kullanarak Kıbrıs Barış Harekatı'nı gerçekleştirmiş ve Kıbrıs Türk halkını koruma altına almıştır.

15 Kasım 1983’te Kıbrıs Türk Federe Devleti Meclisi, oybirliğiyle bağımsızlık ilan ederek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni kurmuştur.



KKTC’nin Önemi ve Geleceği

KKTC, Doğu Akdeniz’de Türk varlığının teminatı ve jeopolitik önemi yüksek bir devlettir. Ada, enerji kaynakları ve stratejik konumu nedeniyle uluslararası dengelerde önemli bir yere sahiptir. KKTC’nin önemi şu başlıklar altında özetlenebilir:

Türk Varlığının Güvencesi

KKTC, Kıbrıs Türk halkının kimliğini, kültürünü ve varlığını koruma misyonunu taşır. Ayrıca, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki hak ve menfaatlerinin korunması açısından da hayati bir rol oynar.

İki Devletli Çözüm Vizyonu

 KKTC, Rum tarafının tek taraflı hâkimiyetine dayalı çözümleri reddederek iki eşit devlet temelinde bir çözüm vizyonu ortaya koymaktadır. Bu, Kıbrıs Türk halkının eşit ve egemen bir ulus olarak tanınma hakkını savunmaktadır.

Ekonomik ve Eğitim Merkezi

 KKTC, özellikle eğitim ve turizm alanlarında uluslararası alanda tanınmış bir cazibe merkezi olma yolunda ilerlemektedir. Üniversiteleri, adayı “eğitim adası” kimliğiyle öne çıkarmaktadır.

Türkiye ile Dayanışma

 KKTC, Türkiye ile kardeşlik ve dayanışma içinde hareket etmektedir. Türkiye’nin desteği, KKTC’nin uluslararası alanda tanınma ve kalkınma çabalarına güç katmaktadır.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, bağımsızlık mücadelesinin simgesi ve Doğu Akdeniz’deki Türk varlığının teminatıdır. Kıbrıs Türk halkının barış, özgürlük ve egemenlik adına verdiği mücadele, KKTC’nin önemini her geçen gün artırmaktadır. KKTC’nin uluslararası alanda tanınması ve hak ettiği yere ulaşması, hem Türkiye’nin hem de Türk milletinin öncelikli hedeflerinden biridir.

yilmazparlar@yahoo.com

29 Ekim 2024 Salı

Ümit Özdağ’dan 29 Ekim Mesajı, “Cumhuriyetimizi Sonsuza Dek Yaşatacağız”-Yılmaz Parlar

Ümit Özdağ'dan 29 Ekim Mesajı, “Cumhuriyetimizi Sonsuza Dek Yaşatacağız” 

Zafer Partisi Genel Başkanı Özdağ, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı mesajında, Cumhuriyet'in, Türkiye'nin geleceğine dair endişelerine ve Atatürk'ün emanetine sahip olacağına vurgu yaptı.

Türk milletinin neslinin korunmasını: Özdağ, Türk milletinin varlığını sürdürmesi için Atatürk ve silah askerlerinin mücadelesine sahip olduklarını, kurdukları cumhuriyeti ve cumhuriyetin devrimlerini korumanın sağlanmasını belirtti.

Birlik ve beraberlik düzeni: Özdağ, Türk milletinin birlik ve beraberlik içinde hareket edilmesi gerektiğini vurguladı.

Atatürk'ün emanetini koruma kapsamı: Özdağ, Türk milletinin Atatürk'ün emanetinin bekçiliğini yapıyor, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilelebet payidar kalması için zor koşullarda direndiğini söyledi Cumhuriyet Bayramı kutlaması: Özdağ, Cumhuriyetimizin 101. Yaş günü ve Büyük Türk Milleti'nin Cumhuriyet Bayramı' kutladı.

Şehitlere saygı: Özdağ, Cumhuriyetimizin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı, ebedi başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Millî Mücadele'nin o günkü ve öldüğü şehitlerini ve gazilerini rahmet ve rahmetle andı.

Türk milletinin geleceği için uyarı: Özdağ, Türkiye'de yaşanan siyasi ve sosyal hayatların dikkat edilerek, Türk milletinin geleceği için önemli bir uyarı niteliğinde bir mesaj verdi.

Özdağ'ın mesajı, Türk milletinin birlik ve beraberlik içinde hareket etmesi vurgulanıyor ve Türkiye'nin geleceği için önemli bir hatırlatma niteliğindeydi.

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı vesilesiyle yayımladığı mesajında, Türkiye Cumhuriyeti'nin patlak veren sorunuyla ilgili uyarıda bulundu. Cumhuriyetin kayıtlarının saklanmasından bazı saklanmaların kaydedildiği, yönetilemez hale getirildiğini ifade eden Özdağ, Türk milletinin Cumhuriyet ideallerinin temizlenip kalıcı olarak korunduğunu vurguladı. Erdoğan'ın yönetime yönelik eleştirilerini yapan Özdağ, Atatürk'ün sırasını korumasını sağlamada bulundu.

Özdağ, Cumhuriyetin kabul edilebilirliklerinin tarikat ve cemaatlerin bürokrasideki dağılımının arttığını, Türkiye'nin 13 milyondan fazla sığınmacı ve kaçağın varış noktası durumunun geldiğini ve bu durumun ülkenin sınırlanma tehlikesi olduğunu belirtti. Ekonominin ciddi şekilde sarsıldığına dikkat çeken Özdağ, anayasal düzenin hedef alındığını ve “Türk”ün Anayasadan çıkarılmak istendiğini iddia ederek, Cumhuriyetin temel ilkelerinin tehdit altında olduğunu savundu.

Devletin mevcut ekonomik ve sosyal sorunlarına işaret eden Özdağ, hastanelerde tedavi masraflarını karşılayamayan bebeklerin yaşamının tükenmesini, sığınmacılar tarafından işlenen suçları, kadınlara yönelik cinsel saldırıları ve gençlerin beslenmeye erişiminin kolaylaşmasını eleştirdi. PKK lideri Öcalan'ın özgürlüğü ve Meclis'te konuşma hakkı gibi taleplerin Türkiye'yi parçalamaya yönelik adımlar olarak değerlendirildiğini ifade etti.

Özdağ'ın Atatürk'e Hitabı

Prof. Dr. Ümit Özdağ, mesajında ​​Atatürk'e hitap ederek, "Büyük Atatürk, 101 yıl önce çıktığın yolda yürüyen, ideallerini savunan Türk Milleti, emanetini canı kurtarır" dedi. Türkiye Cumhuriyeti'nin sonsuza kadar sürdürüleceğine dair inancını yineleyen Özdağ, Türk milletinin iç ve dış tehditlere karşı Atatürk'ün mirasına sahip çıkacağını belirtti.

Cumhuriyetin 101. yılını kutlayan Özdağ, mesajının sonunda “Yaşasın Cumhuriyet! Ne Mutlu Türk’üm Diyene!” tasarruf kullanıldı. Cumhuriyetin korunması ve devrimlerin sürdürülmesini destekleyen Özdağ, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Milli Mücadele'nin tüm şehitleri ve gazilerinin ölümüyle andı.

yılmazparlar@yahoo.com

27 Ekim 2024 Pazar

Ümit Özdağ Son Haberlerde Övgüyle Karşılandı-Yılmaz Parlar

 Ümit Özdağ Son Haberlerde Övgüyle Karşılandı

Zafer Partisi Lideri Ümit Özdağ’ın Siyasi Arenadaki Övgüleri, Ümit Özdağ’ın Liderlik Başarısı, Stratejik Vizyon ve Toplumsal Birlik çağrıları

Siyasi parti lideri Ümit Özdağ, son haberlerde eylemleri ve açıklamaları nedeniyle övgü alıyor.

 Siyasi Analistlerden Ümit Özdağ’a Tam Not, Neden Takdir Ediliyor?



Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, son zamanlarda Türk siyasetinde gösterdiği liderlik yetenekleri ve stratejik vizyonu ile övgü topluyor. Özdağ’ın toplumsal sorunlara yönelik kararlı duruşu ve siyasi alandaki şeffaflık ve hesap verebilirlik gibi ilkeleri desteklemesi, onu hem halk nezdinde hem de siyasi analistler arasında saygın bir figür haline getirdi.

Zafer Partisi’nin lideri olarak, parti içindeki birliği sağlamlaştırma ve partinin değerlerini geliştirme konusundaki bağlılığı, Özdağ’a yönelik desteği artırıyor. Özellikle pragmatik çözümler ve yapıcı diyalog arayışları, karmaşık siyasi sorunların üstesinden gelme konusundaki etkinliğini gözler önüne seriyor.

Siyasi Yolda Kararlılık ve Özgünlük

Ümit Özdağ’a yöneltilen övgülerin arkasındaki temel nedenlerden biri, önemli toplumsal sorunlara yönelik kararlı ve net duruşudur. Özdağ, sosyal ve ekonomik meselelerde vatandaşların acil endişelerini ele alarak anlamlı değişimlerin savunucusu olarak ön plana çıkıyor. Bu, ona sadece destekçilerinden değil, geniş bir kitleden de onay kazandırdı.

Özdağ’ın liderliğinde, Zafer Partisi, şeffaflık ve kapsayıcılık gibi modern siyasi ilkeleri benimseyerek, toplumun farklı kesimleriyle etkili bir şekilde etkileşim kuruyor. Bu, onun kapsayıcı yönetim anlayışını yansıtıyor ve toplumsal ayrılıkları aşma konusundaki çabalarını öne çıkarıyor.

Yenilikçi Politikalar ve Geleceğe Dönük Vizyon

Pragmatik Çözümler ve Güçlü Liderlik, Ümit Özdağ’ın Siyasi Yolu

Ümit Özdağ’ın vizyonu, sadece güncel sorunlara çözüm bulmakla sınırlı değil; aynı zamanda geleceğe yönelik yenilikçi politika önerileriyle Türk siyasetinde fark yaratıyor. Özdağ, özellikle gençlere ve yeni nesillere yönelik stratejileriyle, Türkiye’nin geleceği için somut adımlar atıyor. Onun bu yönü, hem destekçiler hem de siyasi gözlemciler tarafından ileri görüşlü bir lider olarak kabul edilmesini sağlıyor.

Güçlü Bir Liderlik ve Artan Destek

Ümit Özdağ, Türk siyasetinde dinamik ve etkili bir lider olarak kabul ediliyor. Liderlik nitelikleri, kapsayıcılığı ve toplum yararına hizmet etme konusundaki bağlılığı, onu sadece partisi için değil, tüm Türkiye için önemli bir figür haline getiriyor. Özdağ’ın stratejik vizyonu ve halkla güçlü iletişimi, onun siyasi başarısının temel taşları olarak görülüyor.

Son dönemde, Özdağ’a yöneltilen övgüler, onun sadece parti lideri olarak değil, Türkiye’nin siyasi geleceği için de kilit bir figür olduğunu gösteriyor.

yilmazparlar@yahoo.com

11 Eylül 2024 Çarşamba

İsviçre’nin Bağımsızlık Günü’ne Özel Resepsiyon-Yılmaz Parlar

   İsviçre Bağımsızlık Günü Ankara’da Diplomatik Resepsiyonla Kutlandı

İsviçre’nin Bağımsızlık Günü’ne Özel Resepsiyon

 

10 Eylül 2024 Salı akşamı, İsviçre'nin Ankara Büyükelçiliği'nde, İsviçre'nin Bağımsızlık Günü vesilesiyle özel bir resepsiyon düzenlendi. Bu anlamlı etkinliğin ev sahipliğini, İsviçre Büyükelçisi Guillaume Scheurer üstlendi. Türkiye'deki diplomatik temsilciler, iş dünyası liderleri ve İsviçre vatandaşları etkinlikte bir araya geldi.



İsviçre-Türkiye İlişkilerinde Güçlü İşbirliği Mesajları
 

Büyükelçiliği'nde düzenlenen resepsiyon, İsviçre ve Türkiye arasındaki diplomatik ve ticari ilişkilerin önemine vurgu yaptı. Etkinliğe, İsviçre Büyükelçisi Guillaume Scheurer ve Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Büyükelçi Mehmet Kemal Bozay konuşmalarıyla damga vurdu.



Türkiye-İsviçre İlişkilerinin Ticari Boyutu
Türkiye ile İsviçre arasındaki ticari ilişkiler de etkinlikte ön plana çıkan konular arasındaydı. İki ülke arasındaki ticaret hacmi, özellikle son yıllarda önemli bir artış göstermiştir. 2023 yılında Türkiye ile İsviçre arasındaki ticaret hacmi 22 milyar doları aşmış ve bu rakam her iki ülkenin de ekonomik iş birliğini derinleştirme hedefini yansıtmaktadır.

Türk iş dünyası, İsviçre’nin yüksek teknolojiye dayalı üretim gücünden ve finansal hizmetlerdeki uzmanlığından yararlanırken, İsviçre de Türkiye'nin stratejik konumunu ve dinamik pazarını değerlendirerek yatırımlarını artırmaktadır.



İki Ülkenin Güçlenen İlişkileri
Resepsiyon boyunca Türkiye-İsviçre iş birliğinin geliştirilmesi gerektiği yönünde önemli mesajlar verildi. Büyükelçi Scheurer, iki ülke arasındaki karşılıklı yatırım ve ticari iş birliğinin daha da güçlenmesi için her türlü diplomatik desteği sunacaklarını ifade etti.

İsviçre’nin tarafsızlık ilkesi ve uluslararası alandaki etkisi, Türkiye gibi dinamik ve stratejik ülkelerle olan ilişkilerini de pozitif yönde etkilemeye devam ediyor.



İsviçre Büyükelçisi Guillaume Scheurer

Büyükelçi Guillaume Scheurer, törene İsviçre ve Türkiye milli marşlarının çalınmasıyla başlarken, İsviçre'nin Türkiye ile olan tarihi ve diplomatik bağlarının altını çizdi. Scheurer, Türkiye ve İsviçre’nin 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması ile başlayan işbirliğinin, iki ülkenin barış ve uzlaşma arayışındaki ortak çalışmalarına dayandığını belirtti. Scheurer, konuşmasında şunları vurguladı:

“İki ülke arasındaki işbirliği her geçen yıl daha da güçleniyor. 1923’ten bu yana barış ve uzlaşı temelinde sürdürülen ilişkilerimiz, bugün hem diplomatik hem de ekonomik açıdan büyük önem taşıyor. Türkiye ile İsviçre arasındaki ticaret hacmi 16 milyar dolara ulaşmış durumda ve bu, ticari ilişkilerimizin büyüklüğünü gösteriyor.”



Büyükelçi Scheurer, İsviçre'nin Türkiye ile daha da derinleşen ekonomik ilişkilerinin özellikle teknoloji, AR-GE, inovasyon ve eğitim alanlarında yoğunlaştığını belirterek, İsviçre'nin Türkiye'deki yatırımlarının önemini vurguladı. Ayrıca, iki ülke arasındaki kültürel ve sosyal bağların, özellikle İsviçre’deki Türk diasporasının katkılarıyla daha da güçlendiğini ifade etti.



Dışişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Kemal Bozay
Resepsiyonda söz alan Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği Başkanı Büyükelçi Mehmet Kemal Bozay, Türkiye ve İsviçre’nin ortak tarihine vurgu yaparak şunları kaydetti:

“İsviçre, Türk milletinin tarihinde çok özel bir yere sahip. 1923 yılında Lozan’da imzalanan antlaşma ile başlayan dostane ilişkilerimiz, bugün de güçlenerek devam ediyor. Gelecek yıl, bu önemli anlaşmanın 100. yılını kutlayacağız ve bu, iki ülke arasındaki dostluk ve işbirliğini daha da ileriye taşıma fırsatı sunacak.”

Büyükelçi Bozay, iki ülkenin eğitimden ticarete, bilimden kültüre kadar geniş bir işbirliği yelpazesinde ilerlediğini belirterek, özellikle İsviçre’de yaşayan 180.000 kişilik Türk toplumunun iki ülke arasındaki ilişkilerin önemli bir bileşeni olduğunu ifade etti. İsviçre’nin Türkiye’deki yatırımlarının artmasının, iki ülke ekonomilerinin birbirini tamamladığını ve işbirliğinin derinleşmesi için büyük bir potansiyel sunduğunu vurguladı.

“İsviçre ile Türkiye arasındaki ikili ticaret hacmi geçtiğimiz yıl 22 milyar doları aşmıştır. Özellikle enerji, finans, makine, ilaç ve kimya endüstrilerinde faaliyet gösteren yaklaşık 1000 İsviçre şirketi Türkiye’de aktif rol alıyor,” diyen Bozay, iki ülkenin ekonomik ilişkilerinin sürdürülebilir bir temel üzerine inşa edildiğini belirtti.



Geleceğe Yönelik İşbirliği ve Ortaklık
Her iki konuşmacı da Türkiye-İsviçre ilişkilerinin gelecekte daha da gelişeceğine dair güçlü mesajlar verdi. Özellikle teknoloji ve inovasyon alanında yoğunlaşan işbirliği fırsatlarının yanı sıra, eğitim ve kültürel değişim programları sayesinde iki ülkenin birbirine daha da yakınlaşacağı ifade edildi.

İsviçre'nin Tarafsızlık İlkesi ve Barışa Katkısı
Etkinlikte konuşan Büyükelçi Scheurer, İsviçre’nin tarafsızlık politikasına dikkat çekerek, bu ilkenin ülkeye dünya sahnesinde önemli bir prestij kazandırdığını vurguladı. Tarafsızlığın, sadece diplomatik denge değil, aynı zamanda küresel barış ve istikrar için de bir teminat olduğuna dikkat çekti. İsviçre’nin, bu tarafsızlık sayesinde pek çok uluslararası örgüte ev sahipliği yaparak barış görüşmelerinde arabuluculuk rolü üstlendiğini belirtti.

İsviçre'nin tarafsızlık ilkesi, diplomatik krizlerde güvenilir bir aktör olarak öne çıkmasını sağlarken, savaşlara ve çatışmalara taraf olmadan uluslararası hukuk ve insan hakları gibi evrensel değerlere katkı sunmasıyla biliniyor. İsviçre'nin uzun yıllar bu politikayı sürdürebilmesi, sadece kendisi için değil, dünya genelinde istikrar ve barışın korunmasına önemli bir katkı sağlıyor.

İsviçre’nin Tarafsızlık Geleneği ve Küresel Barışa Katkısı
Büyükelçi Scheurer, konuşmasında İsviçre’nin yüzyıllardır koruduğu tarafsızlık politikasını vurguladı. İsviçre’nin uluslararası arenadaki tarafsız duruşu, ülkeler arasında arabuluculuk rolü üstlenmesini sağlamış ve dünya barışına önemli katkılar sunmuştur. Büyükelçi Scheurer, bu tarafsızlık sayesinde İsviçre’nin küresel ekonominin ve diplomasinin kilit aktörlerinden biri olmayı başardığını belirtti.



Tarafsızlığın Faydaları
İsviçre'nin tarafsızlığı, sadece diplomatik ilişkilerde değil, aynı zamanda ekonomik büyümede de büyük avantaj sağlamıştır. Ülke, güvenli ve istikrarlı bir ortam sunarak birçok uluslararası şirketin merkezi haline gelmiştir. İsviçre bankacılık sistemi, tarafsızlık politikası ile güvenilirliğini artırmış ve dünya çapında yatırımcıların tercih ettiği bir yer olmuştur. Tarafsızlık, İsviçre’ye küresel kriz dönemlerinde dahi güven duyulmasını sağlamış ve ülkenin ekonomik istikrarını korumasına yardımcı olmuştur.

Türkiye-İsviçre Ticaret Hacmi
Resepsiyon boyunca Türkiye ile İsviçre arasındaki ticari ilişkiler de vurgulandı. 2023 yılı itibarıyla iki ülke arasındaki ticaret hacmi 22 milyar dolar seviyesine ulaşmıştır. Bu ticaret, özellikle makine, kimya ve ilaç sektörlerinde yoğunlaşmaktadır. İsviçre, Türkiye’nin en önemli Avrupa’daki ticaret ortaklarından biri olmaya devam ederken, Türk şirketleri de İsviçre pazarında daha fazla yer edinmeye başlamıştır.

İki Ülke Arasındaki İşbirliğinin Geleceği
Büyükelçi Scheurer, Türkiye ve İsviçre arasındaki güçlü ticari bağların, iki ülkenin karşılıklı çıkarları doğrultusunda genişlemeye devam edeceğini ifade etti. Türkiye’nin stratejik konumu ve genç nüfusu, İsviçreli yatırımcılar için cazip fırsatlar sunarken, İsviçre’nin yüksek teknoloji ve inovasyon konusundaki uzmanlığı da Türkiye için önemli bir avantaj oluşturmaktadır.

İsviçre'nin tarafsızlık politikası, uluslararası ilişkilerdeki barışçıl rolü ve güçlü ekonomik yapısı ile dünya sahnesinde ayrıcalıklı bir yer edinmiştir. Türkiye ile İsviçre arasındaki ticari işbirliğinin derinleşmesi, iki ülke için de büyük fırsatlar sunarken, bu dostane ilişkilerin gelecekte de güçlenmesi bekleniyor.

yilmazparlar@yahoo.com

 

25 Eylül 2023 Pazartesi

Ukrayna Bağımsızlık Günü -Yılmaz Parlar

  Onurla Kutlanan Bağımsızlık Günü

Ukrayna Bağımsızlık Günü 

Özgürlüğün olmadığı yerde vatan da yoktur

Karanlığı Kazanan Hep Işık Olacaktır

İstanbul'un Ukrayna’da bir kardeş şehri var, Odesa şehridir

3501 gündür topraklarımızın bir parçası olan Kırım, Rusya tarafından işgal altındadır.



Dünyada Fiyat olarak değerlendirelimiyen ancak eşsiz bir değeri olan uygar insanın erdemi olan vatan sevgisi uğruna Anavatanı için savaşan, ruhlarında uyum ve özgürlük sevgisi hüküm süren Ukraynalılar, Bağımsızlık Günü'nü kutlama konusunda Atatürk’ümüzün verdiği özgürlük savaşını dile getirdiler. Aynı yolda cesaretleri ve özgürlüğe bağlılıklarıyla zaferi kazanacaklarını bir kere dada dile getirdiler.



Ukrayna İstanbul Başkonsolosluğu 24 Ağustos Ukrayna Bağımsızlık Günü kapsamında 21 Eylül 2023 Çarşamba günü Yenibosna Pulman Hotelde bir resepsiyon verdi.



Ukrayna İstanbul Başkonsolosu Roman Nedilskyi Eşi Ludmila Nedilskyi konukları karşıladılar. Etkinliğe İstanbul yabancı Konsoloslar ve temsilcileri, İş, Siyaset dünyasının önemli isimleri olmak üzere, Mini bir konserde veren 2004 Eurovizyon Şarkı yarışma Birincisi Ruslana ve Ukrayna vatandaşları katıldılar.



Şehitlere saygı duruşu ve iki ülkenin Milli marşları çalınması sonrası Igor Pasynchuk’un sunuculuğu üstlendiği program başladı. Kısa bir gece tanıtım konuşmasında sonra Igor Pasynchuk açılış konuşması için Başkonsolos Roman Nedilskyi’yi davet etdi.



Ukrayna İstanbul Başkonsolosu Roman Nedilskyi’nin konuşması Özgürlük mücadelesini özel kılan sadece amacına ulaşmış olması değil, aynı zamanda nasıl mücadele edildiği, direnişin temel taşı olan hakikat olması nedeniyle Tam metnini veriyoruz. 

Başkonsolos Roman Nedilskyi “Bugün, Ukrayna Ulusal Bayramı - Ukrayna Bağımsızlık Günü vesilesiyle bu yardım etkinliğinde, cesur Ukrayna halkına, Ukrayna Silahlı Kuvvetlerine, tüm savunuculara, partizanlara, doktorlara, gönüllülere, öğretmenlere, çiftçilere, metalurji uzmanlarına saygılarımızı sunmak için buradayız.

Zaferimizi kendi yönlerinde yaklaştıran herkese... Tüm bu 575 gün süren tam ölçekli savaşta, Ukrayna'nın özü itibariyle güçlü, cesur ve bağımsız olduğunu kanıtlayan insanlarımıza… Farklı olamayız, yapamayız, farklı olmak ta istemiyoruz. 



Sizlerden şimdi Ukrayna'nın özgürlüğü ve bağımsızlığı için savaşan; buna canlarını feda eden kahramanlarımızın anısına bir dakikalık saygı duruşunda bulunmanızı rica ediyorum.

3501 gündür topraklarımızın bir parçası olan Kırım, rusya tarafından işgal altındadır. Ancak, Ukrayna’nın Kırımı teslim olmuyor ve direnmeye devam ediyor. Son zamanlarda hepimiz Sevastopol Körfezi'ndeki Kırım itaatsizlik ateşinin parlaklığını gördük. Bu sadece bir başlangıçtır.



Son bir buçuk yıl boyunca her gün Ukrayna, bağımsızlığını kanıtlamaya devam ediyor. Dünya, bağımsızlığımızın yakılanmayacağına, boğulanmayacağına ve şiddet kullanılarak vurulanmayacağına ikna oldu.

İşgalciler Kahovska barajını patlattılar; Zaporizhzhya nükleer santralını ele geçirip dünyaya nükleer tehditlerle şantaj yaptılar; tahıl koridorunu kapatarak dünyayı kıtlıkla tehdit ettiler. Çocukları öldürüyorlar; kreşleri, hastaneleri ve okulları yok ediyorlar; Nazi rejiminin en iyi geleneklerini benimseyerek filtrasyon kampları yaratıyorlar. Bütün bunlar, güçsüzlükten kaynaklanan agonidir. Ukrayna'yı "üç gün içinde" dedikleri gibi ele geçirme ve yok etme planı başarısız oldu. Bugün Ukrayna kendisini ve tüm dünyayı Kremlin'in cürümünden koruyor. Partnerlerimiz, dostlarımız, ya da askeri bir deyimle asker arkadaşlarımız bu konularda bize yardımcı oluyor.



İstanbul'un Ukrayna’da bir kardeş şehri var: Odesa şehridir. İstanbul bu yaz, geçen yaz da olduğu gibi ikinci kez, her hafta Rusya tarafından bombalanan ve Karadenizin karşı kıyısında bulunan Odesa’dan gelen bir grup Ukraynalı çocukları ağırladı. Bu özel yardımın ve desteğin örneğini neden dile getiriyorum? Çünkü bu örnek, iki şehrin gerçek kardeşliğinin bir simgesidir. 

Bu fırsattan istifade ederek Türkiye’ye, Kırım platformuna katılımından, uluslararası platformlardaki desteklerinden, Bayraktar İHA'larından, çocuklarımızın dinlenme fırsatlarından, insani yardımlardan, hastanelerinizdeki yataklardan, Ukrayna haftasonları okulları için tahsis edilen kırtasiye malzemelerinden dolayı en içten teşekkürlerimi sunarım. Bütün bu destekler çok önemlidir. Bu desteklerinizi hiçbir zaman asla unutmayacağız. 

Bayraktarlar! Dünyanın en tanınmış Türk markasından bir tanesidir. Rusya'nın Ukrayna'ya karşı yarattığı tam ölçekli işgalinin başlangıcında savaş alanındaki durumu köklü bir şekilde değiştiren insansız hava araçları. 

Ayrica, bu otelin sahibi Sayın Saruhan Saraylı'ya da özellikle teşekkürlerimi sunuyorum.  Rusya’nın başlattığı barbar savaşında evlerini terk eden 700'den fazla Ukraynalı kadın ve çocuk, 5 ay boyunca bu otelde ücretsiz olarak konaklandı. Bütün bunlar çok önemli.  Bu desteği asla unutmayacağız



Türkiye'deki depremden etkilenen çocuklara insani yardım götürdüğümüz İstanbul'daki kliniklerden birinin başhekimi "kalplerimiz tek yürek olarak atıyor" çok anlamlı bir ifade dile getirdi. 

Lütfen halkımıza ve ülkemize destek vermeye devam edin. Buna her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.

Cumhurbaşkanımız her akşam konuşmalarında askerlerimize, doktorlarımıza, gönüllülerimize teşekkür ediyor.

Bugün tüm Ukraynalı topluluklarımıza, derneklere, tüm Türk dostlarımıza teşekkür etmek istiyorum. Hepiniz gelecekteki zaferimizin bir parçasısınız. Zaferimiz muhakkak gelecek. Çünkü karanlığı kazanan hep Işık olacaktır.

Kazanacak Işık konusunu, yardım etkinliğimizin bir sonraki bölümünden bugünkü konuğumuz Ruslana'ya aktarmak istiyorum.

Yıl 2004. Eurovision şarkı yarışmasına ev sahipliği yapan şehir İstanbul. Ukrayna'nın Eurovision şarkı yarışmasına katılımının ikinci yılıydı ve Ukrayna için Zafer kazanılan yılıydı. İstanbul'daki 2004 Eurovision şarkı yarışmasının galibi Ruslana hoş geldin”

2004 Eurovision şarkı yarışmasının Birincisi Ruslana mini konser verdi.

Ruslana sonrası, Grupların ve sanatçıların ses mühendisleri, Ukrayna'daki en iyi etkinliklerde çalışan geniş deneyime sahip DeluxeSound DJ ler 14 yaşındaki mini DJ Benzersiz, özel müzik içerikleriyle süper performasıyla etkinliğe renk katdı.

2004 Eurovision şarkı yarışmasının Birincisi Ruslana  şarkı öncesinde şarkı aralarında ve şarkı sonlarında verdiği mesajlar mükemmeldi. Yüreklere seslendi buruk neşelere dil oldu. Bir kere daha bu vahşet olan savaşı kınarken bir an evvel son bulmasını işgal altından kurtulmalarını kutsal vatan topraklarına kavuşmalarını diliyoruz.

yilmazparlar@yahoo.com





Karapapakların Sesi-Yılmaz Parlar

  Karapapakların Sesi, Seyfullah Türksoy’un Türk Dünyasına Adanmış Ömrü Türk dünyasının yılmaz savunucularından, gönül elçisi ve vizyoner li...